Fakında olalım, olmayalım Sümer'in, Eski Mısır'ın, Antik Yunanın, Roma'nın, Aztek’in tanrıları, gelenekleri, ritüelleri hala günlük yaşamımızı belirliyor. Avcı-toplayıcı yaşadığımız
dönemden günümüze; efsaneler, masallar, inançlar ya aynen korunarak ya değişerek, dönüşerek uygarlıktan uygarlığa aktarılıyor: Bir anlamda atalarımızın simgesel, felsefi mitolojik mirası günümüze uyarlanıyor, yeniden dizayn ediliyor. Eskinin pagan gelenekleri, inanışları tek tanrılı dinlerin içinde yaşıyor. Antik çağların iyi ruhları meleklere, kötü ruhları şeytanlara, ölüler festivali azizler gününe dönüşüyor. Tıpkı binlerce yıl öncesine ait bir pagan geleneğinin günümüzde sevgililer gününe dönüşmesi gibi...
Sevgililer Günü Aziz Valentin adına onun idam gününde kuşların çiftleşmeye başladığı günlerde kutlanırdı. John Rutherford'un kitabı Turbadorlar'da anlatıldığına göre: ''Çiftler her yıl Şubat'ın 14'ünde uygun bir yerde toplanır ve bir kadın bir erkekten oluşan sıralar yaparlardı. Aşk tanrısını, merhameti, sadakati ve iffeti betimleyen kadın ve erkeklerden oluşan bu sıralar yürüyüşe geçer, yürüyüş ayin için süslenmiş bir yapıda son bulurdu. Valentin'cilerin sevgiye tapınma ayini bitiminde yılın yeni çiftleri oluşturulacağı için geçen yılın çiftleri öpüşerek ayrılırdı. Yeni çiftlerin belirleniş yöntemi son derece sıra dışıydı: Törene katılan bütün erkeklerin isimleri küçük kağıtlara yazılarak gümüş bir mihverin içine atılır, kadınlar teker teker bu kağıtlardan birini seçer ardından aşk tanrısı konumundaki başkan kağıttaki adları okur ve adı okunan erkek izleyen yıl için o kağıdı çeken kadının partneri olurdu...''
Sevgililer Günü Aziz Valentin adına onun idam gününde kuşların çiftleşmeye başladığı günlerde kutlanırdı. John Rutherford'un kitabı Turbadorlar'da anlatıldığına göre: ''Çiftler her yıl Şubat'ın 14'ünde uygun bir yerde toplanır ve bir kadın bir erkekten oluşan sıralar yaparlardı. Aşk tanrısını, merhameti, sadakati ve iffeti betimleyen kadın ve erkeklerden oluşan bu sıralar yürüyüşe geçer, yürüyüş ayin için süslenmiş bir yapıda son bulurdu. Valentin'cilerin sevgiye tapınma ayini bitiminde yılın yeni çiftleri oluşturulacağı için geçen yılın çiftleri öpüşerek ayrılırdı. Yeni çiftlerin belirleniş yöntemi son derece sıra dışıydı: Törene katılan bütün erkeklerin isimleri küçük kağıtlara yazılarak gümüş bir mihverin içine atılır, kadınlar teker teker bu kağıtlardan birini seçer ardından aşk tanrısı konumundaki başkan kağıttaki adları okur ve adı okunan erkek izleyen yıl için o kağıdı çeken kadının partneri olurdu...''
Hindistan'daki Beş Yasak kuralını beş M, şarap (madya), et (mansa), balık (matsya), kadınlara ait yogo duruşları(mudra) ve cinsel birleşme (maithuna) gelenekleriyle, on ikinci yüzyıl Güney Fransa'da ünlenen ve kadınlara önem veren gelenekler arasındaki benzerlikler dikkat çekicidir; Hint ritlerinde, kendilerini adamış kadınlar tapınağa gittiklerinde gömleklerini bir kutu içinde görevli guruya verirler ve törenin sonunda her erkek kutudan bir gömlek seçer ve gömleğin sahibi kadın erkeğin partneri olurdu.
Günümüz tüketim toplumu, geçmişim tanrılarını,
geleneklerini alışveriş ve tüketim histerisinin ikonlarına dönüştürdü. Kapitalizm
dışında hiçbir inanç sistemi, gelmiş geçmiş bütün tanrıları, putları, totemleri içerecek büyüklükte bir tapınak (panteon) inşa etmeyi becerememiştir. Bu gerçek dışı imgeler düzeni içinde çağdaş insana düşen görev, teknolojik
ve endüstriyel ilerlemeye rağmen arkaik dogmaların neden tekrar tekrar zihinlere sokulduğunun yanıtlarını arayıp bulmaktır. Kuşkusuz, yılların akışı içinde
kanıksatılan gerçek dışı imgelerden, soyutlamalardan kurtulmak kolay olmadığı
gibi cesaret gerektiren bir iştir. Ancak, zihnimize istencimiz dışındaki
hedeflere hizmet etmesi amacıyla yerleştirilmiş her zararlı düşünceyi, her akıl dışı dogma ve duyguyu bir arkeolog titizliğiyle arayıp bulmadan, bir bilge
titizliğiyle irdelemeden ve zararlı olanları bir cerrah titizliğiyle
zihnimizden kazımadan özlenen düşünsel sıçramayı ve sosyal dönüşümü gerçekleştiremeyiz.
Eğer, 14 Şubat'ta kutlamak istediğimiz şey birilerinin
ceplerini doldurmak amacıyla ters yüz
ettiği eş değiştirme ritüelleriyse sorun yok, aynen kutlamaya devam edebiliriz. Eğer 14
Şubat'ta kutlamak istediğimiz yirmi birinci yüzyıl insanına yaraşır bir sevgi
anlayışı; çağdaş, eşitlikçi bir kadın erkek birlikteliğiyse her şeyi sil
baştan yeniden inşa etmeliyiz.
Geçmişin hayaletlerinden ancak bu cesareti gösterirsek kurtulabiliriz.
Yararlanılan Kaynak, Yaratıcı Mitloji, çeviren, Kudret Emiroğlu, İmge Kitapevi, 1994