Retorik ya da eski ismiyle belâgat birisini bir şeye
inanmaya, bir düşünceyi benimsemeye ya da bir davranışı sergilemeye ikna etmek ereğiyle
yapılan abartılı anlatım. Sözle etkileme, ikna etme, tahrik etme, büyüleme,
tartışma aracı olan retorik Antik Çağ'da
ortaya çıktı. Retorik, iletilen
mesajı kanıtlar, analizler, verilerle ortaya koymak yerine sözün gücünü temel
alır. Retoriğe karşı en etkili silah yine retoriğin kendisidir.
Brütüs,
Julius Casear'ı bıçakladıktan sonra
senato önünde toplanan halka seslenir. Amacı yapılan darbeyi meşrulaştırmaktır.
Söz cambazı Brutus, halkı güçlü belagatiyle doğru bir şey yaptıklarına ikna
eder. Kazandığından o kadar emimdir ki, konuşmasını bitirdikten sonra meydanı
terk eder. Ne var ki, ardından kürsüye Marcus
Antonios çıkmış ve o ünlü konuşmasını yapmıştır. (*) Konuşma sonrasında, Roma
Demokrasi'sini yıkan, kendini diktatör ilan eden Casear'dan sıdkı sıyrılmış halk,
gördüğü onca zulme rağmen Antonios'un arkasında saf tutar. Ve iki yıl süren iç
savaş sonrasında MÖ 42 yılında yıllarca halka zulmeden Casear, Senato tarafından resmen kutlanır, Roma
tanrılarından biri ilan edilir.
Yenikapı. Tarih 7
Ağustos. Milyonlarca insan meydanda
toplanmış. On milyonlarca insan da ülke tarihinin en büyük toplantısı için TV
başında. Kemal Kılıcdaroğlu
kürsüde. CHP liderinin
karşısında; ortalama 7 yıl eğitim görmüş, % 94'ü televizyon izleyen, sadece % 4,5'u kitap okuyan, algıları analizden çok hamaset ve retoriğe açık
bir kitle var. Yani tam bir tarihi fırsat. Gel gelelim bizimkinin önüne bir tomar kağıt: Her zaman ki gibi şaşkınlıktan okuyamayacağı ya da atlayarak
okuyacağı bir tomar kağıt. Şans bu ya inadına
esiyor hava. Kılıçdaroğlu okusun mu, konuşsun mu yoksa önünde uçuşan kağıtlara mı hakim olsun? Alanda Kılıçdaroğlu'nu dinleyen, TV'de izleyen milyonlarca seçmeninin zihninde o gün bu gün mü umudu var. Ama Kılıçdaroğlu adeta ''sakin
güç'' nitelendirmesini hak etmek istercesine her konuşmasında kullandığı
cümleleri bile sakin bir üslupla önündeki kağıttan okumaya çalışıyor. O
kadar ki, liderlik koltuğuna oturduğu günden beri tekrarladığı Nazım'ın Davet şiirini
bile elindeki nota bakmadan dillendiremiyor. Yazılı metin dışına her çıktığında savruluyor Kemal Bey, yarım kalan
cümlelere, son 6 yılın tekrarlarına sıkışıp kalıyor. Meydan'da bir rivayete
göre 5 milyon, uzmanlara göre 1 milyon kişi var.
Evet, CHP Lideri konuşuyor. Ama kitleleri ardında sürükleme yetkinsizliğinin sonucu koca meydanda adeta tek başına. Konuşması süresince ''Ya Allah Bismillah Allahu Ekber'' sloganı ve birkaç cılız alkış sesi dışında koca meydandan çıt çıkmıyor. Bir yanda kürsüdeki sözde liderin düşük performansı diğer yanda meydanın tepkisizliği... Tam bir siyasi rezalet. Ve kazanıma dönüşebilecek bir fırsat daha, CHP Genel Başkanının ve yönetiminin beceriksizliği nedeniyle CHP'ye gönül vermiş insanların hayal kırıklığına, AKP'nin kazancına dönüşüyor.
Evet, CHP Lideri konuşuyor. Ama kitleleri ardında sürükleme yetkinsizliğinin sonucu koca meydanda adeta tek başına. Konuşması süresince ''Ya Allah Bismillah Allahu Ekber'' sloganı ve birkaç cılız alkış sesi dışında koca meydandan çıt çıkmıyor. Bir yanda kürsüdeki sözde liderin düşük performansı diğer yanda meydanın tepkisizliği... Tam bir siyasi rezalet. Ve kazanıma dönüşebilecek bir fırsat daha, CHP Genel Başkanının ve yönetiminin beceriksizliği nedeniyle CHP'ye gönül vermiş insanların hayal kırıklığına, AKP'nin kazancına dönüşüyor.
Devlet yönetiminde liyakatin önemini sürekli vurgulayan Kılıçdaroğlu artık liyakatin devlet için olduğu kadar liderlik içinde önemli olduğunu anlamalı. Eğer, CHP lideri liyakatsizliğine rağmen koltuğunda oturmakta ısrarlıysa; birileri ''Ben camdan değil candan konuşurum'' diyen bu beyefendiye, eleştirdiği prompter'a ne kadar gereksinimi olduğunu mutlaka anlatmalı. Yine birileri, beyefendiye 2-3 sene önce başını önündeki kağıttan kaldıramayan sayın Bahçeli'nin Yenikapı performansını doğru metne ve prompter'a borçlu olduğunu, Cumhurbaşkanının, başbakanın konuşmaları aynı teknolojiyi kullanarak yaptığı uygun bir dille izah edilmeli. En önemlisi de, Kılıçdaroğlu, sözel belleği analitik belleğinden çok daha yüksek olan, politik romantizmin, popülizmin esaretindeki bir toplumda retorik yeteneği bulunmayan bir liderin başarı şansı bulunmadığına ikna edilmeli.
Evet dürüstsünüz, naifsiniz, iyisiniz Ama unutmayın; tüm bu değerler sadece liyakat ve liderliğin olmazsa olmazlarıdır. Sayın Kılıçdaroğlu
lütfen sizin için en doğru seçeneğin istifa etmek olduğunu artık kabul edin.
(*) Antonios'un konuşması;
“Dostlar,
Romalılar, Yurttaşlar... Beni dinleyin!
Ben buraya Sezar’ı gömmeye geldim, övmeye değil.
İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler ise çoğu zaman kemikleriyle beraber gömülür gider. Hadi Sezar’ınkiler de öyle olsun.
Asil Brutus size Sezar’ın haris olduğunu söyledi; eğer böyleyse, bu ağır bir suç. Sezar da bunu pek ağır ödedi. Şimdi burada Brutus’le diğerlerinin izinleriyle, çünkü Brutus şeref sahibi bir zattır; zaten hepsi, hepsi şerefli kimselerdir, evet müsaadeleriyle burada Sezar’ın cenazesinde söz söylemeye geldim.
O benim dostumdu, bana karşı vefalı ve dürüsttü; lakin Brutus haris olduğunu söylüyor ve Brutus şerefli bir zattır.
Ben buraya Sezar’ı gömmeye geldim, övmeye değil.
İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler ise çoğu zaman kemikleriyle beraber gömülür gider. Hadi Sezar’ınkiler de öyle olsun.
Asil Brutus size Sezar’ın haris olduğunu söyledi; eğer böyleyse, bu ağır bir suç. Sezar da bunu pek ağır ödedi. Şimdi burada Brutus’le diğerlerinin izinleriyle, çünkü Brutus şeref sahibi bir zattır; zaten hepsi, hepsi şerefli kimselerdir, evet müsaadeleriyle burada Sezar’ın cenazesinde söz söylemeye geldim.
O benim dostumdu, bana karşı vefalı ve dürüsttü; lakin Brutus haris olduğunu söylüyor ve Brutus şerefli bir zattır.
Sezar Roma’ya birçok
esir getirdi, devlet hazinelerini bunların kurtuluş akçeleri doldurmuştu. Acaba
Sezar’da hırs diye görülen bu muymuş? Fakirler
ne zaman ağlasa, Sezar’ın gözleri yaşarırdı; hırs daha sert bir kumaştan olsa
gerek. Fakat gene Brutus onun için haristi diyor; Brutus da şerefli bir
adamdır.
Siz hep gördünüz; luperkalya yortusunda ben kendisine üç defa krallık tacı sundum, üç defasında da reddetti; hırs bu muymuş? Yine de Brutus haristi diyor ve şüphesiz kendisi şerefli bir adamdır.
Ben Brutus’un dediklerini çürütmek için söz söylemiyorum, buraya bildiklerimi söylemeye geldim. Bir zamanlar siz onu hep severdiniz, bu sebepsiz değildi. Öyleyse sizi ona yas tutmaktan alıkoyan nedir?
Siz hep gördünüz; luperkalya yortusunda ben kendisine üç defa krallık tacı sundum, üç defasında da reddetti; hırs bu muymuş? Yine de Brutus haristi diyor ve şüphesiz kendisi şerefli bir adamdır.
Ben Brutus’un dediklerini çürütmek için söz söylemiyorum, buraya bildiklerimi söylemeye geldim. Bir zamanlar siz onu hep severdiniz, bu sebepsiz değildi. Öyleyse sizi ona yas tutmaktan alıkoyan nedir?
Ey izan! Sen
hoyrat hayvanlara sığınmışsın, insanlar da muhakemelerini kaybetmiş. Beni
affedin. Kalbim tabutun içinde, şurada, Sezar’ın yanında, tekrar bana gelinceye
kadar beklemeli.”