Partisini bir yıl önce kurmuş, siyasette değişim
diyerek daha dün yola çıkmış, 39 yaşındaki bir siyaset adamı, Emmanuel Macron Fransa'da
başkanlık koltuğuna oturacak. Fransa'da bunlar yaşanırken, biz yılardır
iktidara gelme olasılığı bulunmayan siyasi bir ''lider''den medet umuyoruz. Siyasi yaşamında başarısı bulunmayan, girdiği
her seçimi kaybetmiş Kılıçdaroğlu 10 milyonların yıllarca çektiği kahrı hiçe
sayan bir pişkinlikle koltuğunda oturuyor. O, koltuğunda otururken; onun başarısızlığının bedelini gençler, gazeteciler, akademisyenler ödüyor.
Milyonlar bedel öderken CHP'nin tabanı tavanı,
milletvekilleri belediye başkanları, delegeleri üyeleri yönetme ve liderlik
etme yetkinliğinden yoksun Kemal Kılıçdaroğlu'nu içlerine nasıl sindirebiliyor? Haklı
olarak iktidarın liyakatsizliğinden dem vuranlar konu kendi liderinin liyakatsizliğine geldiğinde neden hem kör hem sağırlar? Öyle ki, lider varsaydıkları kişi, adeta ''dil düşünceyi, düşünce dili üretir'' tezinin yaşayan kanıtı. Beyefendi 500 kelimeyle konuşuyor, 7 senedir
aynı cümleleri tekrarlayıp duruyor. Doğal olarak ne düşünce üretebiliyor ne de strateji çizebiliyor. Kim ne dersin desin, ortalama eğitim
süresi 6 yıl olan bir halk; veri çözümleyerek, eğilim analizlerine trend
grafiklerine bakarak, karşılaştırmalı sonuçları irdeleyerek seçim yapmaz. İster
kabul edelim ister yadsıyalım; eğitim düzeyi düşük toplumlar için söz ve söylem
her şeydir. Hele, uzun yıllar muhalefette kalmış, anlatacak icraatı olmayan bir
siyasal harekette sözün gücü iktidara sahip olmanın tek ve en etkili aracıdır.
Kimse, referandumda halkın elinden alınan ve Kemal
Kılıçdaroğlu'nun sahip çıkamadığı ''hayır'' in arkasına saklanıp bu sonuçtan
nemalanmaya kalkmamalıdır. Bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük hayır
cephesinin aldığı sonucu bir Kemal Kılıçdaroğlu başarısı olarak göstermektir. Artık,
tek umut, ''Hayır''ın demokrasiyi hedefleyen ortak bir gelecek tasarımı ve
toplumsal barış projesi olarak 2019 seçimlerine taşınabilmesidir. Umudun gerçeğe dönüşmesi; CHP'nin yeni lider, yeni yönetim ve yeni bir siyasetle
yola devam etmesine, bu gerçekleştirilemiyorsa CHP'den ayrılacak bir grubun, tüm muhalifleri
çatısı altında toplayacak yeni bir siyasi oluşum örgütlemelerine bağlıdır.
Son yapılan bir araştırmaya göre CHP seçmeninin
yüzde 50'si merkez solda yeni bir partiye ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Diğer
yanda Fransa Emmanuel Macron'un başarısı ve AKP'nin kuruluşundan 1 yıl sonra
iktidara gelmesi, sanılanın aksine yeni siyasi oluşumların 2019 seçimlerinde
başarı şansının yüksek olduğunu gösteriyor.
Türkiye'nin başına
gelen hiçbir felaket, son nefesini koltuğunda verme heveslisi
yöneticilerin verdiği zarar kadar, kalıcı sonuçlar doğurmamıştır.
2019 seçimleri ya AKP'nin kurduğu tuzağa kendi
düşmesiyle sonuçlanacak ya da Türkiye
bir daha içinden çıkamayacağı bir karanlığa gömülecek..