19 Nisan 2017 Çarşamba

Referandum Sonucu Meşru mu?

Plebisit, belli bir dönemde iktidarı fiilen ellerinde bulunduranların, hazırladıkları anayasa taslağını, bir tartışma ortamı yaratmaksızın, blok halinde ‘evet’ ya da ‘hayır’ ile sonuçlanabilecek bir halkoylamasına sunmalarıdır. Görüldüğü gibi plebisit, temelinde bir halkoylamasıdır. Bu nedenle, plebisit ile referandumun birbirinden özenle ayrılması gerekir. Referandum ile plebisit arasında, genellikle kabul edildiği üzere şu farklar vardır: Referandumda bir ‘sorun’, plebisitte ise bir ‘adam’ söz konusudur. Birincisinde bir metin oylanır; ikincisinde ise bir isim. Referandum ile plebisit arasında bir diğer fark ise, demokratiklik bakımından ortaya çıkmaktadır. Referandum, demokratik bir usuldür: Halk etkendir, öznedir; oylanılacak kararın alınma sürecinin başından sonuna katılır. Plebisit ise, anti-demokratik bir usuldür: Halk edilgendir, nesnedir; karar alma sürecinin sadece sonuna katılır. Referandumun yapılmasını isteyen, halkın seçtiği temsilcilerdir. Oylanan şey ise, halkın temsilcilerinin hazırladığı metindir. Oysa plebisite başvuranlar, fiilî iktidar sahipleridir. Oylanan şey ise, halkın katılımı olmadan hazırlanan metinler, fiilî yönetimlerin oldubittileri, karar ve eylemleridir. Kısaca plebisit, diktatörlerin, anti-demokratik yöneticilerin kendilerine meşruluk kazandırmak için başvurdukları bir halkoylamasıdır(1).

Keşke, yeni anayasayla ilgili tek sorun kullanılan yöntemin referandum mu yoksa plebisit mi olduğu tartışmasıyla sınırlı kalabilseydi. Ama, maalesef öyle değil. Her şeyden önce 16 Nisan plebisiti olağan üstü hal  koşullarında yapılmıştır. Anayasaya aykırı olarak Kanun hükmünde kararnameyle propaganda döneminde radyo ve televizyonların adil kullanılması hükmü değiştirilmiş ve  anayasaya göre 1 yıl sonra uygulanması gereken bu değişik taraflı yüksek seçim kurulu aracılığıyla hemen uygulatılmıştır. Plebisit, meclis’teki üçüncü büyük partinin liderlerinin milletvekillerinin ve belediye başkanlarının bir bölümü hapisteyken gerçekleşmiştir. Söz konusu partinin hapiste olmayan temsilcileri ise planlı bir yasaklamayla kitle iletişim araçlarını kullanmaktan mahrum bırakılmıştır. İktidar partisi başta belediyeler, mülki amirler olmak üzere kamunun finans ve insan kaynaklarını pervasızca kullanmıştır. Taraflı medya ve iktidar gücüyle başta görsel ve yazılı basın olmak üzere her türlü propaganda mecrası muhalefete kapatılmış böylece hayır yanlılarının propaganda yapma kapasitesi yok edilmiştir.  Yapılan bunca adaletsizliğe ek olarak oy verme ve sayım sürecinde yapılan hukuksuzluklar: Mühürsüz oyların yasaya aykırı bir kararla geçerli sayılması vb. sandığa yansıyan irade üzerinde şaibe yaratmıştır.

Evet anayasa değişikliği antidemokratik ve adil olmayan koşullar altında gerçekleşmiştir. Ancak bundan çok daha önemli olan; plebisite katılanların neyi oyladıkları hakkındaki bilinç düzeyidir. Seçmenlerin oylanan metinle ilgili farkındalık düzeyini, Plebisit sonuçlarını yüksen doğruluk oranıyla tahmin eden  İstanbul merkezli Gezici Araştırma Şirketinin bulguları açıklıkla ortaya koyuyor. Şirket Başkanı Murat Gezici “Türkiye’de seçmenin yüzde 55’i anayasa değişikliğinin içeriği hakkında bilgi sahibi, yüzde 45’i ise bilgi sahibi değil” diyor. Murat Gezici DW Türkçeye yaptığı açıklamada, “Adalet ve Kalkınma Partisi seçmeninin yüzde 80’inin anayasanın içeriğini bilmeden evet dediğini” tahmin ediyor. Gezici, evet kampanyasını yürütenlerin anayasanın içeriğini anlatmak yerine geçmişte yapılan hizmetler  ve ülkenin bekası gibi kavramlarla seçmeni evete ikna etmeye çalışıyorlar” sözleriyle açıklıyor. Gezici, “evetçi olan siyasi liderlerin seçmene anayasa değişikliğinin içeriği anlatmadığını, çünkü içerik anlatıldığı takdirde seçmenin ‘hayır’a yöneldiğini” de sözlerine ekliyor.(2)

Halkoylaması sözcüğü, bir ulusun özündeki sırrı sezinlememizi sağlar; sırın içeriği şu iki bileşenden meydana gelir: Bir, ortak girişimin çerçevesinde tam bir ortak yaşam projesi olması; iki, insanların o projeyi benimsemeleri(3). Düşünebiliyor musunuz? Neye evet hayır dediğini bilmeyen, futbol takımı gibi parti tutan, ortalama 6 yıl eğitim görmüş bir kitle 79 milyonun geleceğini etkileyecek bir rejim değişikliğini içeriğini bilmeden gerçekleştirebiliyor.Dolayısıyla bu niteliğiyle yeni anayasa 79 milyon insanın ortak girişimiyle yaratılmış bir  gelecek projesi değil,  anti-demokratik olağanüstü hal koşullarında yapılmış bir dayatmadır. Yapılan referandumun(plebisit) meşru olup olmadığı sorusu bu tespitler göz önünde bulundurulmadan yanıtlanamaz.

Yararlanılan Kaynaklar;
(1) Kemal Gözler Anayasa Hukuk Sitesi http://www.anayasa.gen.tr/plebisit.htm

(2) http://www.dw.com/tr/se%C3%A7men-anayasa-de%C4%9Fi%C5%9Fikliklerini-ne-kadar-biliyor/a-38410399


(3) Jose Ortega, Y Gasset, Kitlelerin Ayaklanması İş Bankası Kültür Yayınları,  2013, s. 208

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder