14 Ocak 2016 Perşembe

Homongolus







O, sorgulamadan içselleştirdiğini düşünmeden fikirleştirdiğini fütursuzca dayatandır. O, inandıklarına inanmayanı taptıklarına tapmayanı düşman belleyendir. O, düşünceyle eylem arasındaki etkileşimi kavrayamadığı için asla doğrudan eylemin ötesini geçemez, öz benliğini genelin yönelimleri içinde gönüllülükle eritir. O, teknolojiyi kullanarak aydınlandığına inanır ama gerçekte bilgiden korktuğu kadar hiç bir şeyde korkmaz

Homongolustur o. Homongolus insandan yaratığa dönüştürülendir

Peki, insan neden homongolusa 
dönüştürülür? Dönüştürülür. Çünkü, birileri  insanın geçmişinden, doğasından kopuk bir sürü canlısı olarak yaşamasını ister. Çünkü, birileri güce yaslanmadan ayakta duran, doğruyu, yanlışı nesnel bilgiyle ayrımlayabilen, kararlarını kendi verebilen insanı araçsallaştıramayacaklarını öğrenmiştir.

Bu ''birileri'' hiç de sanıldığı gibi güçlü devletler değil. Çünkü etnik kimliklere, din ve mezhep sömürüsüne sırtını dayamış bürokrasinin aklı asla bu kadarını tasarlayamaz. Günümüz homongolusunu yaratan çok uluslu dev kuruluşlarından başkası değildir.  Fantastik anlatılarıyla bir hayal dünyası yaratan büyük şirketler, ihtiyaçları şekillendirirler, estetik normları belirlerler. Tüm sosyal düzlemleri istila ederek toplumu boyunduruk altına alırlar ve fikirleri, inançları, gelenekleri birer reklam sloganına, sokakları, caddeleri, ticari galerilere dönüştürürler.  

Evet, simyacıların yüzlerce yıl deneyip başaramadığını; eğitimden sağlığa, tarımdan genetiğe kadar her türlü üretim ve iletişim nesnesine hükmeden, solunan hava dışında her şeyi  patentleyen dev 
 kurumlar başardı. Kârı tanrılaştıran iktisadi akıl; ofislerde, araştırma geliştirme  laboratuvarlarında  homongolusları yarattı... 

Homongoloslar çocukluk yıllarını; tahakküm kurucu, göz korkutucu ya da aşırı hassas, zorlayıcı, aşırı düşkün, aşırı eleştirel veya  değişken, tutarsız, kayıtsız yüzlerce farklı kişilik özelliklerindeki ebeveynlerin hamiliğinde geçirdiler.
Ebeveynlerin cehaletine dayalı bu çeşitliliğe göz yummak gereksinim duyulan kafa karışıklığını yaratmak için ön koşuldu. Ne var ki, homongolus yaratmak için benliğin aile içinde öğütülmesi yeterli değildi. Çok uluslu kurumların çıkarları doğrultusunda hazırlanmış birinin ak dediğine diğerinin kara, birinin kahraman dediğine diğerinin cani, birinin dost dediğine diğerinin düşman dediği  on binlerce farklı müfredat ilköğretimde üniversitelerde onları bekliyordu... 

Bu yöntemle, kendilerini yaratan efendileri  için nefes alıp veren, düşünme, sorgulama ve sentez yetisinden yoksun milyarlarca homongolus ürettiler. Onların sayıları artıkça ekonomiler, şirketler büyüdü. Kârlar artarken eşzamanlı olarak işsizlik de arttı. 
Homongoluslar  zenginin sadece zengin olduğu için zenginleştiğini, fakirin fakir olduğu için fakirleştiğini, son 200 yılda değişmeyen tek şeyin eşitsizliğin zenginler lehine arttığını hiç kavrayamadı. Öyle ya, ancak böyle bir canlı türü, en zengin %1'in toplam servetin %53'üne sahip olması gerçeğine karşılık; varsılın daha  varsıllaşarak genelin refahı artıracağı yalanına inandırılabilirdi...

Not;
Homongolus; Latince homunculus "adamcık, simya literatüründe laboratuvarda yaratılan minyatür canlı" sözcüğünden alıntıdır. Latince sözcük Latince homo "adam, insan" sözcüğünün küçültme hali. 





1 yorum: