J. P. Sartre der ki: ''Hiç kuşkusuz insanların çoğu,
yaptıklarıyla, duruşlarıyla herhangi bir şeye birilerini değil sadece kendilerini
bağladıklarını düşünürler; onlara
sorsanız 'herkes senin gibi yapsaydı ne olurdu?' diye, omuzlarını silkerek 'Herkes
böyle yapmaz'' diye yanıtlarlar' İnsan sadece olmayı seçtiği şeyden sorumlu
değildir, çünkü seçimleri bütün insanlığı bağlar.'' İnsan, inandıklarının destek verdiği ideoloji
ve siyasettin, olaylar karşısındaki duruşunun yol açtığı bütün iyilik ve
kötülüklerden bütün insanlığa karşı
sorumludur. Destina Peri'nin kanı
hepimizin elinde. Bu genç pırıl pırıl genç kadının yüzüne her baktığında anımsayın: Hepimiz katiliz!
Hacer
Peri Parlak’ın mektubu:
“Ben Hacer Parlak. 16 yaşında başkentin kalbinde patlayan bombayla çocuğu katledilen pek çok anneden biriyim. Belki pek çoğunuz duydunuz, ben kızım Destina Peri’yi babasız büyüttüm, 2 aylık hamileyken bir trafik kazasında kaybettim eşimi. Her şey çok zordu benim için ama kızım için tutundum ben yaşama. Hep sevdim insanları, hep dokundum onlara, kızıma da bunu öğrettim. Ayrım gözetmeksizin sevdik biz insanları. Sadece Türkiye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun ağlayan tüm annelerin acısını içimizde taşıdık. İnsan olmak da böyle bir şey değil midir, yüreği yanan her bir anneyle empati yapmaya çalıştım, ölen-öldürülen her çocuğun yasını tuttum içimde. Yok edilen insanların arkasından kurulan, öldürmenin haklılığını savunan ‘ama’ ile başlayan cümleleri dehşetle dinledim hep. Ve bir gün hiç hazır olmadığımız bir anda o acı bizim evimize düştü. İnsanları, hayvanları, doğayı çok seven Destina Perim, ne için olduğunu hala anlayamadığım bir ateşin içinde kaldı. Araya adamlar koyarak olaydan yaklaşık 8 saat sonra Destina Perimin yaşamadığını öğrendik. Yakınlarım beni Destina’nın vücut bütünlüğünü koruduğunu söyleyerek teselli etmeye çalıştı. Ne acıdır ki ben de Destina Perimin bedeni paramparça değil, diye sevindim.
“Ben Hacer Parlak. 16 yaşında başkentin kalbinde patlayan bombayla çocuğu katledilen pek çok anneden biriyim. Belki pek çoğunuz duydunuz, ben kızım Destina Peri’yi babasız büyüttüm, 2 aylık hamileyken bir trafik kazasında kaybettim eşimi. Her şey çok zordu benim için ama kızım için tutundum ben yaşama. Hep sevdim insanları, hep dokundum onlara, kızıma da bunu öğrettim. Ayrım gözetmeksizin sevdik biz insanları. Sadece Türkiye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun ağlayan tüm annelerin acısını içimizde taşıdık. İnsan olmak da böyle bir şey değil midir, yüreği yanan her bir anneyle empati yapmaya çalıştım, ölen-öldürülen her çocuğun yasını tuttum içimde. Yok edilen insanların arkasından kurulan, öldürmenin haklılığını savunan ‘ama’ ile başlayan cümleleri dehşetle dinledim hep. Ve bir gün hiç hazır olmadığımız bir anda o acı bizim evimize düştü. İnsanları, hayvanları, doğayı çok seven Destina Perim, ne için olduğunu hala anlayamadığım bir ateşin içinde kaldı. Araya adamlar koyarak olaydan yaklaşık 8 saat sonra Destina Perimin yaşamadığını öğrendik. Yakınlarım beni Destina’nın vücut bütünlüğünü koruduğunu söyleyerek teselli etmeye çalıştı. Ne acıdır ki ben de Destina Perimin bedeni paramparça değil, diye sevindim.
Acım büyük ama öfkem çok daha büyük. Birileri sırça
saraylarından bizim terörle yaşamaya alışmamız gerektiğini söylüyor, bizim
taptaze fidanlarımızın yok edilmesine sessiz kalmamızı dayatıyor. Günlerdir
kendime soruyorum: Neden hep bizim çocuklarımız ölüyor? Teröre ve ölümlere
alışmayacağız, ülkedeki hiçbir savaşın bizim savaşımız olmadığını biliyoruz.
Çocuklarımızı katliamlara kurban vermediğimiz, barış ve sevginin hakim olduğu
bir ülke inşa edebilmek için üstümüzdeki ölü toprağını atıp hepimizin elini
taşın altına koyması gerekiyor. Değilse sıra hepimize gelecek, ateş hepimizin
evine düşecek. Sesimizi yükseltip, yüreklerimizi yan yana koyarak teröre
barikat olalım. Bizi yönetenlerin sıradan insanlar gibi terörü lanetleyip,
kınamalarını değil sorumluluğun gereğini yerine getirip istifa etmelerini
istiyoruz. Benim nezdimde, bombayı patlatanlar kadar, onlara bu ortamı
hazırlayanlar ve engel olamayanlar da SUÇLUDUR!!!
Unutmayın ki anaların öfkesi ve ahdı sizleri bir an yalnız bırakmayacak! Destinalarımızı kalbimizde gururla taşıyacak yaşatacağız ama suçluları asla AFFETMEYECEĞİZ!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder