26 Ekim 2019 Cumartesi

Hodri Meydan














Siz, isimlerinizin dillerde dolaşmasından haz duyanlar. Siz, kof itibara önem atfedenler. Siz, önünüzde eğilip bükülenlerle, ceket ilikleyenlerle kibrini okşayanlar... 
Haklısınız isimleriniz, eylemleriniz tam da düşündüğünüz gibi dillerden düşmüyor. Sürekli konuşuluyorsunuz. Ancak bilmelisiniz ki, bu sohbetlerin konuları hiç de aklınızdan geçenler değil.  Çalışanlarınız umduğunuzun tersine size ne minnet ne saygı duyuyor ne de övgüler düzüyorlar. Öyle ki, herkes tumturaklı söylemlerinizle yönetim anlayışınız arasındaki tutarsızlığın farkında.  Belki haberiniz yok belki de bilmezden geliyorsunuz ancak dışarıdan bakıldığında göz kamaştıran organizasyonlarınız içten içe çürüyor, yozlaşıyor. Çalışanlarınızın yaratıcılığı, yaşam enerjisi makam, güç sahibi kıldığınız bilgisiz yöneticilerin dar görüş zindanlarında yok ediliyor.

Biliyorum, kavrayamıyorsunuz ama çalışanlarınızın istemleri son derece yalın, son derece insanca. Onların beklentisi hiç de sandığınız gibi şirket partilerde sahte sevecenlik gösterileriyle sırtlarını sıvazlamanız ya da yüksek ücret zamlarıyla ceplerini doldurmanız değil. Emin olun, onlar, paranın amaca giden yolda sadece bir araç olduğunu da, makamın birilerince verilen değil kazanılan bir konum olduğunu da sizden iyi biliyorlar. Onların sizden beklentisi; bilginin, yetkinliğin aklın önündeki engel olmaktan vazgeçmeniz. Onların sizden isteği; kayırmacılıktan, ayrımcılıktan, kan bağına dayalı yönetim anlayışından vazgeçmeniz. Onların sizden beklediği; yetkinliğe, bilgiye, uzmanlığa gereken değeri vermeniz. Onların sizden istediği, yetkin liderlerce yönetilen, ortak aklı veri alan karar alma süreçlerine sahip çağdaş iş ortamları yaratmanız. Ve en önemlisi de yönetişimi işin ehillerine, uzmanlara bırakmanız.

Artık kabul etmeniz gerekiyor ki, şirket sahibinin, oğlu, dayısı, kardeşi, damadı olarak organizasyonlarda gördüğünüz işlev gizli işsizlikten öte bir betimlemeyle açıklanamıyor. Sermaye sahipliğinin doğal bir kazanımı sandığınız o sahte bilgeliğinizle, uzmanlık alanlarına yaptığınız müdahalelerle tükettiğiniz zamanı artık okuyarak, araştırarak, çalışanlarınızla iletişim kurarak, çağdaş bir girişimcinin üstlenmesi gereken sorumlulukları, sahip olması gereken yetkinlikleri öğrenerek tüketmeniz gerekiyor.  

Biliyorum; benliğini ancak eylemle, düşünsel üretimle kanıtlayabileceğinin ayırdına varmış, işsiz, üniversite mezunu bir gencin yaşadıklarını imgeleyemiyorsunuz. Biliyorum, nepotizmle elde ettiniz konumlarınızla, yaşamın gerçekliğinden kopuk bakış açınızla yaşamınız süresince hiç tanışmadığınız, tanışmayacağınız işsizliğin nasıl bir karabasan olduğunu imgeleyemiyorsunuz.  Demek ki, insanca bir gelirle istihdam yaratmanın verdiği tatmini hiçbir statüyle  kazanamayacağınızı keşfetmenizin zamanı çoktan gelip geçti.  Demek ki, gereksiz toplantılarda hiçbir değer yaratmadan tükettiğiniz zamanı yaşamın gerçekliğini keşfetmek için kullanmalısınız. Demek ki, yılda birkaç kez cafe'lerde gençlerle oturmalı, sohbet etmeli, konuşmalısınız. Tartışmalısınız onlarla.  Sadece bu edinim bile, sizi, iş adına yarattığınız cehennemlerden çok farklı yepyeni bir dünya ile karşılaştıracak ve bu güne kadar keşfedemedikleriniz karşısında şok geçirmenize neden olacak. Bu tanıklıklar iş, çalışanlarınız ve toplum için daha fazlasını yapma iradenizi yükseltecek, girişimciliğin, değer yaratmanın gerçek anlamını kavramanızı sağlayacak. Öyle ya, ‘’Bırakınız yapalım, bırakınız geçelim’’ demiştiniz bugün istediğinizden daha fazlası elinizde: Kamu şirketlerinin satılmasını istemiştiniz, hepsi özelleştirildi. Kurumlar vergisi yüksek, yeterince kar edemiyoruz düşürün demiştiniz bugün kurumlar vergisi oranı çalışanlarınızın vergi oranından daha düşük. Örgütlü çalışanlar, iş güvencesi yasaları elimizi ayağımıza bağlıyor demiştiniz bugün çalışanların kahir çoğunluğu sendikasız.  Küresel sermayenin önündeki engellerin kaldırılmasını istemiştiniz hepsi kaldırıldı. İthal girdilere, yabancı teknolojilere bağımlı işletmelerinizin maliyetlerini düşürmek için gümrük vergilerinin düşürülmesini istemiştiniz düşürüldü. Küresel sermaye gelmiyor, işten atılmalarını kolaylaştırın demiştiniz, bugün çalışanlarınızı sokağa bırakmak iki dudağınızın arasında. Geriye sadece çalışanlarınızın kıdem tazminatı kaldı o da yakın gelecekte kuşa çevrilecek.

Gel gelelim artık deniz bitti.  Artık ekonominin yüzde doksandan fazlası elinizde ve bütün gözler üzerinizde:  Artık devletin bakanından, bürokratından, ayrıcalık, kayırma dilenmekten vazgeçmeniz gerekiyor. Büyümek yerine elinizdekini korumaktan, dünyaya mal satmak yerine iç pazarı sömürmekten, yap işlet projeleriyle vatandaşın varına yoğuna el koymaktan, yolcu, geçiş garantileriyle devletin kasasını boşaltmaktan vazgeçmeniz gerekiyor. Yurtdışı finansman olanaklarıyla; enerji dağıtım ihalelerini, özelleştirilen rafinerileri, satılan kamu arsalarını almak için değil, küresel düzlemde başarılı olmayı hedefleyen iş modelleri, yeni iş fırsatları için kullanmanız gerekiyor. Ülkedeki kamu üretim araçlarını ele geçirirken kullandığınız beceriyi küresel pazarları ele geçirmek için kullanmanız gerekiyor.

Yıllarca, bugün ulaştığının konuma birileri tarafında kayrılarak, kollanarak gelmediğinizi, servetinizin uzak görüşlülüğünüzün, zekânızın, fırsatları görme yeteneklerinizin eseri olduğunu dillendirip durdunuz. Eğer bu yetkinliklere gerçekten sahipseniz şimdi onları küresel markalar, küresel işler, küresel şirketler yaratmak doğrultusunda kullanmanız gerekiyor…

Hodri meydan!   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder